Kalp aniden hızlanır.
Nefes yetmiyormuş gibi olur.
Göğüs sıkışır, baş döner, beden kontrol dışına çıkmış hissi verir.
Ve o an zihinden geçen tek düşünce şudur:
“Bir şey oluyor, ya bayılırsam ya ölürsem?”
Panik atak yaşayan birçok kişi bu ilk deneyimi hayatının en korkutucu anı olarak tanımlar. Daha da zor olan ise şudur: Çoğu kişi panik atağın neden başladığını anlayamaz. Çünkü ortada görünürde hiçbir sebep yoktur.
Son yıllarda Sivas’ta panik atak şikâyetiyle psikolojik destek arayan bireylerin sayısında belirgin bir artış gözleniyor. Bu artış tesadüf değildir. Panik atak, bireysel bir zayıflık değil; toplumsal ve psikolojik bir yükün bedensel alarmıdır.
Bu yazıda panik atağın neden bu kadar yaygınlaştığını ve Sivas özelinde başvuruların neden arttığını klinik bir perspektifle ele alacağız.
Panik atak, aniden ortaya çıkan ve yoğun bedensel belirtilerle seyreden, kısa süreli ama çok sarsıcı bir kaygı nöbetidir. Kişi gerçek bir tehlike olmamasına rağmen bedeni ciddi bir tehdit varmış gibi tepki verir.
Önemli bir nokta şudur:
Panik atak tehlikeli değildir, öldürmez, kalıcı bir zarara yol açmaz.
Ancak kişinin bunu bilmesi atağı yaşarken pek işe yaramaz. Çünkü panik atak, mantıktan değil bedensel alarm sisteminden beslenir.
Panik atak şunlar değildir:
Kalp krizi değildir
Delirme değildir
Bayılma değildir
Kontrol kaybı değildir
Ama kişi atağın ortasında bunların hepsini yaşıyormuş gibi hisseder.
Panik atağın yaygınlaşmasının arkasında tek bir neden yoktur. Birden fazla psikolojik ve çevresel faktör üst üste bindiğinde ortaya çıkar.
Sürekli tetikte yaşamak, panik atağın en güçlü zeminidir. Türkiye genelinde olduğu gibi Sivas’ta da insanlar uzun süredir:
Gelecek kaygısı
Ekonomik belirsizlik
İş güvencesi endişesi
Aile sorumlulukları
Sosyal baskılar
ile yaşamaktadır. Bu sürekli gerginlik hali, bedenin alarm sistemini hassaslaştırır.
Sivas gibi daha geleneksel yapının güçlü olduğu şehirlerde insanlar duygularını açıkça ifade etmekte zorlanır. Üzüntü, korku, öfke ya da çaresizlik çoğu zaman bastırılır.
Bastırılan duygular kaybolmaz.
Zihin sustuğunda beden konuşur.
Panik atak çoğu zaman bu sessiz birikimin patlamasıdır.
Modern yaşam, insanları bedenlerini sürekli izlemeye itiyor. Kalp atışı, nefes, tansiyon, mide hareketleri… Bu farkındalık artışı, özellikle kaygıya yatkın kişilerde bedensel duyumları tehdit olarak algılamaya neden olur.
Bir çarpıntı, bir nefes daralması, bir baş dönmesi
Ve ardından gelen düşünce:
“Bir şeyler ters gidiyor.”
İşte panik döngüsü tam burada başlar.
Sivas’ta panik atak başvurularının artmasının birkaç özgün nedeni bulunuyor.
Herkesin birbirini tanıdığı şehirlerde insanlar güçlü görünme eğilimindedir. “Sorunum var” demek zayıflık gibi algılanabilir. Bu da duygusal yükün içe atılmasına neden olur.
Uzun süre bastırılan stres, bir noktada panik atak olarak ortaya çıkabilir.
Sivas’ta panik atak yaşayan birçok kişi önce defalarca acil servise başvurur. Kalp, tansiyon, nefesle ilgili kontroller yaptırılır. Sonuçlar normal çıktıkça kişi daha da kaygılanır.
“Bir şey var ama bulunamıyor” düşüncesi panik atağı besler.
Pandemi süreci birçok kişide ölüm, hastalık ve kontrol kaybı temalarını güçlendirdi. Bu etkiler pandemi bittikten sonra da zihinlerde kaldı.
Sivas’ta panik atak başvurularının büyük bir kısmı bu dönemin ardından ortaya çıkmıştır.
Panik atak tek başına gelmez; bir döngü oluşturur:
Bedensel bir duyum ortaya çıkar
Bu duyum felaketleştirilir
Kaygı artar
Bedensel belirtiler şiddetlenir
Kişi kaçma veya kaçınma davranışları geliştirir
Bu döngü devam ettikçe kişi:
Yalnız kalmaktan kaçınır
Dışarı çıkmak istemez
Yolculuk yapmaktan korkar
Kontrolü kaybedeceğine inanır
Bu durum zamanla panik bozukluğa ve hatta agorafobiye dönüşebilir.
Panik atak aslında bedenin verdiği bir mesajdır:
“Uzun süredir seni zorlayan bir şeyler var.”
Bu alarmı susturmaya çalışmak yerine anlamak gerekir. Panik atak yaşayan kişiler genellikle:
Kendini çok zorlayan
Herkesi idare etmeye çalışan
Güçlü durmak zorunda hisseden
Kendi ihtiyaçlarını erteleyen
bireylerdir.
Panik atak tedavisinde en etkili yaklaşım psikoterapidir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, panik döngüsünü anlamada ve kırmada oldukça etkilidir.
Terapi sürecinde:
Panik atağın bedensel mekanizması öğretilir
Felaketleştirme düşünceleri ele alınır
Bedensel duyumlarla güvenli şekilde yüzleşilir
Kaçınma davranışları azaltılır
Nefes ve gevşeme teknikleri öğretilir
Duygusal farkındalık geliştirilir
Gerekli durumlarda psikiyatri desteğiyle birlikte ilerlemek süreci daha da güçlendirir.
Panik atak kalıcı değildir.
Kontrol edilemez değildir.
Ve yalnızca sana ait bir zayıflık hiç değildir.
Sivas’ta artan başvurular, insanların artık bu yaşantıyı sessizce taşımak istemediğini gösteriyor. Bu bir sorun değil; bir farkındalık göstergesidir.
Panik atak, korkutucu olabilir.
Ama doğru destekle, anlaşıldığında ve üzerine gidildiğinde etkisini kaybeder.
Unutma: Panik atak seni değil, sen panik atağı yönetebilirsin.
Unutma! Yalnız değilsin.
Uzm. Klinik Psikolog Ferkan Ayyıldız Psikoloji Merkezi